Beyaz Saray’da dün Polonya Devlet Başkanı Andrzej Duda ile görüşen Trump, Washington’un Kuzey Akım 2 projesine dahil olan ülkelere karşı yaptırım olasılığını değerlendirdiğini söyledi. Trump, ABD’de AB’nin doğal gaz ihtiyacını karşılayacak daha iyi bir seçenek olarak büyük LNG rezervleri bulunduğunu dile getirdi.
Hali hazırda Almanya’ya 55 milyar metreküp doğal gazı Kuzey Akım projesiyle gönderen Rusya, bu kapasiteyi bin 230 kilometre uzunluğundaki Kuzey Akım-2 ile iki katına çıkarmayı planlıyor.
YÜZDE 50’DEN FAZLASI TAMAMLANDI
Yıl sonunda operasyonel hale gelmesi planlanan projede inşaatın yüzde 50’den fazlası tamamlandı.
İŞTE TRUMP’IN RAHATSIZ OLMA NEDENİ
ABD ve bazı Avrupa ülkeleri, doğal gaz konusunda Rusya’ya bağımlılığın artacağı gerekçesiyle Kuzey Akım 2 projesine karşı çıkıyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in gündeme geldiği andan itibaren sadece ticari amaçlı olarak tanımladığı proje, en başından itibaren AB ülkeleri arasında ayrışmaya neden oldu. Özellikle Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri tarafından yapılan itirazlara rağmen projenin inşası devam etti.
Projede Rus Gazprom şirketi ortak olarak yer alırken, Alman Wintershall, Hollandalı Shell, Avusturyalı OVM, Fransız Engie ve yine çok uluslu Uniper mali yatırım ortakları olarak bulunuyor. Kuzey Akım 2’nin hayata geçirilmesinden önce, AB hukuku açısından oluşan tereddütler sebebiyle proje, AB iç pazarına getirebileceği rekabete aykırı durumlardan dolayı engellenmeye çalışıldı. Projenin tek bir ülke tarafından yönetilmesinin, AB mevzuatlarına aykırı olduğunu savunan bazı Avrupa ülkeleri, AB içindeki ikinci bir ülkenin ortağı olmadığı projelerin engellenmesi üzerine çalışmaya başladı.
Son olarak 15 Nisan’da konuya ilişkin toplanan Avrupa Komisyonu, doğal gaz yönetmeliğinde yapılan değişiklikleri kabul ederek üçüncü bir ülkeden Avrupa’ya doğal gaz gönderen boru hatlarına AB içindeki şebekeyle aynı şartların uygulanmasını kabul etti.
Rusya tarafından yeni kuralların, kararın alınma tarihinden önce inşası başlayan projelere uygulanamayacağı dile getirilse de son düzenlemenin, Kuzey Akım 2 projesini de etkileyeceği öngörülüyor.
Moskova’nın bu kuralı aşması için üçüncü bir bağımsız tarafa proje operatörlüğünü devredebileceği tartışılırken, aksi halde kurallar gereği söz konusu boru hattının yalnızca yüzde 50 kapasiteyle kullanılabileceği belirtiliyor.
Maliyeti 10 milyar avro civarında olması beklenen Kuzey Akım 2’ye ilişkin 13 Mayıs’ta açıklama yapan proje sözcüsü Jens D. Mueller, ABD’den gelen itirazların ticari dayanaklarının politik söylemlere yansıdığını belirtmişti.
Mueller, “Projemiz açısından rahatız. Yatırımcılarımızın projeye bağlılığı tam, finansmanımız garanti altında, boru döşeme sürecimiz planlandığı gibi gidiyor. Bu yüzden, olası ABD yaptırımlarına karşı şirket olarak herhangi bir B planı ihtiyacı görmüyoruz.” değerlendirmesinde bulunmuştu.
PROJEYE KİMLER KARŞI ÇIKIYOR?
Kuzey Akım-2’nin duyurulduğu ilk günden bu yana net bir tavırla projeye karşı çıkan Ukrayna’nın, proje hayata geçerse ilerleyen dönemde transit gelirlerinin tamamından mahrum kalabileceği belirtiliyor.
Ukrayna’nın, Rus gazının transferinden yaklaşık 3 milyar dolarlık transit geçiş kazancı bulunuyor.
Rusya ve Ukrayna arasındaki transit kontrat Aralık 2019’da sona erecek ve bu tarih TürkAkım ve Kuzey Akım 2’nin operasyonel hale geleceği tarih olarak dikkati çekiyor.
Ukrayna, Kuzey Akım 2’yi AB’nin beraberliğini bozmayı amaçlayan “siyasi bir proje” olarak değerlendiriyor. Polonya da projeyi Avrupa güvenliğine yöneltilmiş “hibrit bir silah” olarak nitelendiriyor.
Beş ülkenin kara suları ve ekonomik bölgesinden geçecek proje için Rusya, Almanya, İsveç ve Finlandiya’dan onay alınırken Danimarka’dan son onay bekleniyor.
Projeye ilişkin Avrupa Konseyi’ne yazılan mektuplar da taraf ve karşı çıkan ülkeleri yansıtıyor.
Sovyetler Birliği döneminde Rusya’nın etki alanında olan Polonya, Slovakya, Litvanya, Letonya, Estonya, Romanya ve Macaristan 26 Kasım 2015’te konseye bir mektup yazarak Kuzey Akım 2’nin tartışılmasını talep etmişlerdi. Bu ülkeler hali hazırda AB’nin Rusya’ya bağımlığını daha da arttıracak bu projenin, ilerde Rusya’nın kendilerine karşı alacağı siyasi tavırlarda AB’nin elini bağlayacağını ileri sürüyor.
Söz konusu enerji bağımlılığını kırmak isteyen Litvanya, 2014’te bir LNG terminali inşa etmiş ve Norveç’ten doğal gaz satın almaya başlamıştı.
Polonya ise ABD LNG’sini satın almak için girişimlerde bulunmuş ve daha önce yapılana ek olarak, dün duyurulan anlaşmayla ABD’den yıllık 2,5 milyon ton LNG alacağını duyurmuştu. Hali hazırda yıllık 1 milyon ton LNG için anlaşan iki ülke dünkü anlaşmayla bu miktarı 2,5 katına çıkararak 2023 itibarıyla transferlere başlamayı planlıyor.
Ardından Mart 2016’da yeni bir mektup yazılarak Çekya, Estonya, Macaristan, Letonya, Polonya, Slovakya, Romanya’nın Başbakanları ile Litvanya’nın Cumhurbaşkanı tarafından imzalanmış ve projenin potansiyel olarak istikrarsızlaştırıcı jeopolitik sonuçlar üreteceği vurgulanmıştı.
Söz konusu mektuba Hırvatistan’ın da imza attığı öne sürülmüştü.
Almanya ve Avusturya projenin gerçekleşmesi için aktif olarak çalışırken Fransa, Bulgaristan, Slovenya, İtalya ve Hollanda’nın ise projeye ilişkin bir itirazları bulunmuyor.
ABD’NİN HEDEFİ LNG PAZARI
Projeye karşı en “yüksek” itirazla gündeme gelen ABD, Rusya’nın Avrupa enerji piyasasındaki hakimiyetinin artmasını istemiyor. ABD, ayrıca LNG ihracatını artırmak ve Avrupa’nın enerji politikalarında söz sahibi olmayı hedefliyor.
ABD’nin son yıllarda gelişen yeni teknolojilerle artan hidrokarbon üretim fazlalığını yeni pazarlara ihraç etmek istediği gözlemlenirken, büyük bir pazar olan AB’ye kendi LNG ihraç miktarını artırabilmek için aktif adımlar atıyor.
Avrupa da enerji tedarik güvenliği açısından boru hattına alternatif olarak düşünülen LNG’nin tüketim payını ortak pazarında artırmak istiyor.
AB ülkelerinin doğal gaz talebi yıllık yaklaşık 480 milyar metreküp düzeyinde bulunuyor. Bunun 55 milyar metreküpü LNG formunda ithal ediliyor.
Katar, AB’nin LNG ihtiyacının yüzde 41’ini, Nijerya yüzde 19’unu, Cezayir ise yüzde 17’sini karşılarken, ABD’nin payı 2017’de açıklanan son verilerde yüzde 4 olmuştu.
Avrupa Komisyonu’nun 2 Mayıs’ta yayımladığı son bildiride, 25 Temmuz 2018’de AB-ABD arasında enerji üzerine stratejik iş birliği anlaşması imzalandığı hatırlatıldı.
ABD’den gelecek LNG’nin Avrupa gaz pazarına daha çok girmesi hedeflenen anlaşmadan bu yana, ABD’den Avrupa’ya gönderilen LNG miktarı yüzde 272 arttı. Buna göre, ABD Avrupa’ya Mart 2019’da 1,4 milyar metreküple rekor düzeyde LNG gönderdi.
Komisyon tarafından yapılan son açıklamaya göre, son 6 ayda ABD’nin AB LNG pazarındaki payı yüzde 13’e yükseldi.