Mide rahatsızlığı nedeniyle bir süredir tedavi gördüğü hastanede vefat eden gazeteci-siyasetçi Markar Esayan‘ın Türk bayrağına sarılı naaşı, dini törenin düzenlendiği Kumkapı Meryem Ana Patriklik Kilisesi’ne getirildi. Çan sesinin ardından başlayan törende Esayan için dua edildi. Türkiye Ermenileri 85. Patriği Sahak Maşalyan ve Başrahip Tatul Anuşyan’ın öncülüğündeki ruhani kurulun yer aldığı töreni Başepiskopos Aram Ateşyan yönetti.
“ONU TANIYAN HERKES CENTİLMENLİĞİNE TANIKLIK EDİYOR”
Türkiye Ermenileri 85. Patriği Sahak Maşalyan, Markar Esayan’ın cenaze konuşmasında, ilk karşılaştıklarında 25 yaşında olan Esayan’a ilişkin ilk izleniminin içten, doğal ve samimi nezaketi olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
“Onu tanıyan herkes onun kibarlığına ve centilmenliğine tanıklık edecektir. Yakın sohbetlerinde sevimli, sevecen, güler yüzlü ve nüktedan özellikleriyle insanları cezbeden bir yönü vardı. Markar Esayan iyi kalpli bir insandı. Bu, cenazelerde herkes için söylenecek türden klişe bir ‘iyi adamdı’ sözünden öte onun nezaketini tamamlayan doğal bir özelliğiydi. Kutsal İncil’in verme konusunda ‘Sol elin sağ elinin ne yaptığını bilmesin, iyiliğin gizlice olsun’ esasına sıkı sıkıya bağlı olarak iyiliklerini çoğalttı. Kendisi maddi ve manevi zorlukları iyi tanıyan biri olarak bu durumdaki kişilere elinden gelen hiçbir yardımı esirgemeyen bir yapıya sahipti.”
Maşalyan, Esayan’ın derin düşünen, varoluş sorunlarına kafa yoran, sözde değil özde dindar ve hayata dair her şeyle ilgili araştırmacı bir ruh taşıdığını anlattı. Esayan’ın uzun ve cefalı hastalığının, imanının artmasına ve pekişmesine neden olduğunu belirten Maşalyan, “Markar Esayan tüm hayatı boyunca sağlıklı günlerinde manevi hazineler biriktirmişti ve onları hayatının zor dönemlerinde bolca kullandı.” dedi. Maşalyan, Esayan’ın fikir üretmek, yazmak ve konuşmak için doğduğunu kaydederek, “Romanlar kaleme aldı. Agos’a makaleler gönderdi. Hrant Dink’le samimiyet kurdu ve ondan esinlendi. Hrant’ın öldürülmesiyle içindeki yazarlık yangını daha da depreşti. Gazetecilik hayatına atıldı. Saksıdaki çınar topumu artık ormandaki yerini bulmuştu. Dükkanının küçük ama güvenli ortamını bırakıp gazeteciliğin fırtınalı denizlerine atıldı. Risk almaktan kaçınmadı. Görevler ve sorumluluklar üstlendi.” diye konuştu.
“BİR KÖPRÜ ADAM OLDU”
Esayan’ın gazetecilik hayatının bir döneminde köklü dönüşüm yaşayarak, siyasi tercihlerini sol cenahtan sağa doğru kaydırdığını, bunun da kendi camiasında yoğun eleştirilere neden olduğunu belirten Maşalyan, “Markar Esayan, 1400 yıldır Müslümanlarla birlikte yaşama tecrübesi olan Ermeni halkının bir üyesi olarak ve yüzyılın bilgeliğini özümseyerek durulması gereken en doğru siyasi duruşu benimsedi. Mensubu olduğu ülkeyi ve vatanı varlığının bir kutsalı olarak görmek, sadakat ve bağlılıkla devletine, milletine hizmet etmek, sevincini ve gönencini, üzüntü ve tasayı aynı bayrak altında yaşamak ve hep birlikte mutlu bir ülke oluşturmak ülküsünü benimsedi. Bu topraklarda Milleti Sadıka olmanın özü ve anlamı budur. Bu sadece Ermenilerin değil, tüm ülke vatandaşlarının paylaşması gereken en doğal duruş ve seçimdir.” ifadelerini kullandı.
Esayan’ın, bilinçli bir aydın olarak sadece Ermenilerin değil, tüm halkın yanında olunması gerektiğini anladığını ifade eden Maşalyan, onun hep birlikte yükseltilecek ve bu uğurda mücadele edilecek yeni bir Türkiye olması gerektiğini gördüğünü, kendisinin de bu büyük davada bir payı olmasını istediğini anlattı. Maşalyan, Ermenileri tanımayan ya da yanlış tanıyanların Esayan’da, “çağlar boyu bu ülkeyi öz vatanı benimsemiş ve onun refahı için çabalayan dost ve kardeş, mert ve cesur Ermeniyi” tanıdıklarını dile getirerek, “Markar Esayan bir köprü adam oldu. Bu günlerde ne kadar çok ihtiyacımız var. Markar gibi köprü kuracak insanlara. Ermeniler ve Türkler, Azeriler ve Ermeniler arasında dostluk köprüleri kuracak o mübarek insanlara ekmek gibi, su gibi ihtiyacımız var. Kaç felaket önlenir, kaç can kurtulurdu, kim bilir? Markar Esayan yaşasaydı onlardan biri olurdu mutlaka. Her şeye rağmen ‘barış’ derdi. ‘En kötü barış en iyi savaşa yeğlenmelidir’ derdi.” şeklinde konuştu.
“BÖYLE BİR KATILIM TÜRK ERMENİLERİ TARİHİNDE BİR İLK”
Maşalyan, törene katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindekilere teşekkür ederek, böyle bir katılımın Türk Ermenileri tarihinde ilk olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı’na hitap eden Maşalyan, konuşmasını şöyle sündürdü:
“Karabağ çatışmasının bu en sıcak günlerinde bir Ermeni Kilisesinde acımızı bizimle paylaşmanız anlamlı mesajlar içermektedir. Kafkaslardaki bu üzücü savaş bir din savaşı değildir. Hatta Ermeni ve Azeri milletlerinin de savaşı değildir. Bu esasında bir toprak mücadelesi ve emperyalist aklın halklar arasında bıraktığı çözülmesi zor bir düğümdür. Savaşlar ve çatışmalar yüzlerce yıl dostluk içinde yaşama tecrübesi olan komşu halklar için ayrıntılardır. Asıl olan birlikte oluşturulacak kalıcı dostluk havzalarıdır. Bunun oluşmasında Türkiye’nin ve sizin şahsi girişimlerinizin değeri ve önemi tartışılmazdır. Savaşın kara bulutlarının dağıtılması için Rabbim sizi barış ve selamet elçisine dönüştürsün. Sağlık ve afiyetiniz için Ermeni vatandaşlarınız her daim duacıdır.”
Maşalyan, AK Parti‘ye ve TBMM’ye de başsağlığı diledi. Cenaze törenine, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop’ın yanı sıra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak, Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Bedros Şirinoğlu, Esayan’ın ablaları Nergis Erdik, Arşaluys Agopyan, Nadya Eseyan, Hilda Hamamcıyan ile kardeşi Sima Eseyan katıldı. Esayan’ın cenazesi, törenin ardından defnedilmek üzere Şişli Ermeni Mezarlığı’na götürüldü.