Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: Bütün tartışmalar boş, HDP kapatılamaz

2003 yılında DEHAP’a kapatma davası açan eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Gazeteci Barış Pehlivan’a HDP‘nin kapatılması davasıyla ile ilgili görüşlerini anlattı.

Sabih Kanadoğlu’nun açıklaması şu şekilde:

“Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Anayasa ile yasaların çizdiği sınırlar içerisinde faaliyet göstermelidirler. Uymaları gerekli olan insan hakları ve devletin kuruluş felsefesine ilişkin kurallar vardır.

“BU DAVALARIN AÇILMASI GAYET DOĞALDIR”

Yani demokrasiyi yok etme özgürlüğü yoktur. Eğer bir siyasi partinin amacı laik ve demokratik düzeni kaldırmaksa hem anayasa hem rejim kendisini korumak zorundadır. Bundan dolayı kapatma davalarının açılması gayet doğaldır. Ancak ben Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak görevdeyken yani 2003 yılında DEHAP’a 2 nedenle kapatma davası açmıştım. Birinci neden, seçimlere katılabilmek için evrakta sahtecilik yaptıkları için. Diğer neden ise partinin PKK ile bağlantısı olduğu için.

“AYM O MADDEYİ İPTAL ETTİ”

2003’te açtığım bu dava Anayasa Mahkemesi önünde yıllarca bekletildi. Bu arada 2005’te DEHAP kendisini fes etti. 12 Eylül 2010 referandumu gerçekleştikten kısa bir süre sonra AYM benim davamdan hareketle siyasi partiler yasasının 108’inci maddesini iptal için toplandı. Bu madde, bir parti kendisini fesih etse bile hakkında açılan kapatma davası devam ederdi. AYM bu maddeyi iptal etti ve yerine bir madde koymadı. AYM bu maddeyi iptal ettikten sonra benim 7 yıl önce açtığım kapatma davasının düşürülmesine karar verdi.

“TÜM TARTIŞMALAR BOŞ LAFTIR”

Yani bugün HDP yetkili organlarını toplayıp kendisini fesih ederse AYM’nin yapacağı tek şey kapatma davasını düşürmektir. Bu kararı beklemeye de gerek yok. HDP yarın yeni bir parti de kurabilir. Adı HDP de olabilir. Demem o ki tüm bu tartışmalar boş laftır. Sanki bu dava sonuçlanabilir gibi kendilerini kandırıyorlar. HDP kapatılamaz.”

367 KRİZİNDE NELER YAŞANMIŞTI?

2007’de 11. Cumhurbaşkanlığı için aday gösterilen Abdullah Gül’ün Anayasa’nın 102. maddesine göre cumhurbaşkanı seçilebilmesi için, ilk iki turda nitelikli çoğunluk (367 oy), sonraki iki turda ise salt çoğunluk (276 oy) aranıyordu. Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, 26 Aralık 2006’da Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazısında, 367’nin sadece karar yeter sayısı değil aynı zamanda toplantı yeter sayısı olduğu görüşünü ortaya atmıştı. Kanadoğlu, oylamalara en az 367 milletvekilinin katılması gerektiğini, aksi halde sonucun geçersiz olacağını iddia etmişti.

Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adayı olduğu seçimde, ilk tur oylama 27 Nisan 2007’de yapılmış; toplam 357 oy kullanılırken, Abdullah Gül 352 oy almıştı. Oylamanın hemen ardından CHP “367 iddiasıyla” seçimi Anayasa Mahkemesi’ne götürmüştü. AYM 1 Mayıs’ta verdiği kararla, cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında Meclis Genel Kurulu’nda en az 367 milletvekilinin bulunması gerektiğine hükmetmiş böylece Meclis’teki birinci tur oylama iptal edilmişti. Ülke bu gelişmeler sonrasında erken seçime gitmiş,Cumhurbaşkanlığı seçimi de bir süre yapılamamıştı.

Giriş Yap

Gerçekçi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!