Özkök’ten sinsi bir 28 Şubat yazısı: Silivri’den neler çıkar!

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından düzenlenen 28 Şubat temalı “Böyle Daha Güzelsin” sergisi Topkapı Sarayı Darphane-i Amire binasında ziyaretçi akınına uğrarken sergi ile en dikkat çekici yazı Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök’ten geldi.

 

28 Şubat döneminin en büyük savunucularından olan ve attığı manşetler ve yaptığı haberlerle 28 Şubat’taki askeri darbeyi meşru göstermeye çalışan Özkök, yıllarca her fırsatta yaptıklarının arkasında dururken 28 Şubat temalı sergi üzerinden de benzer çıkarımlarda bulundu.

Sergiyi gezdiğini, sanat gözüyle çok başarılı bulduğunu hem eserleri, hem sanatçıları hem de serginin küratörünü isimlerini yazarak ve eserleri detaylı bir şekilde anlatarak öven Özkök, 28 Şubat mağdurlarına yaptığı bu güzellemelerin arasına sinsice kin tohumları eklemekten de kaçınmadı.

 

“ALTINDA İMZAM DURUYOR” DEDİĞİ YAZILAR UNUTULMADI

Sergide Hilal Büşra Cebeci imzalı “Hem unuttum hepsini Hem de bir bir aklımda…” yazılı duvar yazısı için “Hatırlamak kan davası olmamalıdır…” yorumunu yapan Özkök, 28 Şubat’a yönelik rövanşist bir tutum görmediği için duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Aynı Özkök 28 Şubat 2007’de yazdığı yazısında ise “28 Şubat sürecinde yazdığım her yazının altındaki imzam aynen duruyor. 28 Şubat, Türkiye demokrasisinin gerçek bir balans ayarıdır” ifadelerini kullanıyordu. 28 Şubat mağdurlarının kinden, rövanş almaktan, öfkeden bahsetmemesi bugün hoşuna gidiyordu ama Özkök 2007’deki yazısını şu sözlerle bitiriyordu:

“İktidara geleceğiz de kanlı mı olacak, kansız mı diyen zatı. Ben o cümleyi hatırlattım. Siz kim olduğunu çıkarabildiniz mi? O bir 28 Şubat paşası mıydı? Yoksa bedevi çadırlarında süklüm püklüm olup da, Türkiye’de kanlı iktidar yürüyüşünden söz eden o günün başbakanı mı?
Hani bugün baş mağdur sayılan zat.
Onuncu yıl intikam kutlamalarınız geçtiğinde bunu da konuşabiliriz.”

28 ŞUBAT MANŞETLERİNİN MİMARLARI ARASINDAYDI

28 Şubat döneminde “Gerekirse silah bile kullanırız” manşetini atan Özkök, serginin sunum yazısında geçen “Dönemin ‘muktedirlerinin’ özellikle 17 yaşlarındaki genç kadınları ikna etmek için kullandıkları ‘Böyle daha güzelsin’ hitabı da sergiye bu sebeple adını verdi” ifadesini de yine hiç üzerine alınmadan, bu ifadenin asıl hedef aldığı baskıcı zihniyeti görmezden gelerek değerlendirdi. Şevket Kazan için “Bakan değil militan” manşeti atan, Necmettin Erbakan’ı siyasetten çıkartmak için “Ya uy ya çekil” diyen, 28 Şubat MGK toplantısını kast ederek “Gözler Cuma’da” ifadesini kullanan, bir genelkurmay yetkilisin ağzından “Bu defa işi silahsız kuvvetler çözsün” demekten çekinmeyen Hürriyet gazetesinin en önemli isimlerinden olan ve bu manşetlerin mimarlarından olan Özkök, 28 Şubat döneminin muktedirlerine laf söylemek yerine “Dönemin muktediri kavramı bence bu sergiyi sadece geçmişin 28 Şubat’ında bırakmıyor, aynı zamanda bugünün muktedirlerinin yaptıklarını da içine alarak geleceğine de bağlıyor” değerlendirmesini yaptı.

‘PİŞMAN DEĞİLİM’ DEMİŞTİ

Sergide ikna odalarını anlatmak için yer alan eseri de beğendiğini anlatan Özkök “İkna odası bana göre 28 Şubat döneminin en aptalca uygulamasıydı. Şurası kesin ki, 28 Şubat’tan bugüne sanatsal olarak en kolay ve en yaygın biçimde kullanılacak malzeme bu ikna odalarıydı” diyerek 28 Şubat’ta yapılan diğer uygulamaların haklılığına duyduğu inancı da yinelemiş oldu.

Zaten Özkök bu konudaki fikirlerini geçmişte de saklamamıştı. 28 Şubat döneminden sonra bile attığı manşetlerden pişman olmadığını dile getirmişti.

Özkök, 3 Ocak 2000’deki yazısında Mihri Belli ile yapılan bir söyleşiyi köşesine taşımış, Belli’nin “Bir ülkeyi Müslüman-Müslüman olmayan diye ayıran, dini istismar eden, ana mesele olarak Taksim’e cami ve türban meselesini ortaya süren Erbakancığım, 165 kilo altın ile oturuyor” sözlerini ise “28 Şubat’tan başka sarılacak hiçbir söylemi bulunmayan sözde aydınları böylesine çarpıcı biçimde duvara toslatan bir mülakat okumadım” şeklinde yorumlamıştı.

Özkök 28 Şubat’a ses çıkaranları da “Kendi kendine ‘‘demokrat’’ payesi veren bu ‘‘sözde aydın’’ tipi, Refahyol’un bu halkı hiçe sayan davranışlarına en küçük eleştiri getirmeden bir 28 Şubat fetişizmi yaratmaya çalışıyor” diyerek suçlamıştı.

28 Şubat mağdurları için Özkök’ün şu ifadeleri de unutulmazlar arasında yer aldı: “Onlara göre, 28 Şubat sürecinin arkasında halk yoktur.
Onlara göre 28 Şubat durup dururken ortaya çıkmıştır.

Onlara göre, Erbakan masum bir demokrat, onun karşısındakiler ise ‘‘derin devletin’’ gönüllü askerleridir.”

TARİHİ UTANÇTA ONUN İMZASI VAR

Özkök, ikna odalarını yersiz ve yanlış buluyordu ama üniversitelerde başörtüsünü düzenleyen Anayasa teklifi meclisten rekor oyla geçerken “411 el kaosa” kalktı diyerek tarihi bir utanca imza atmıştı. Üstelik yıllar boyunca verdiği röportajlarda o başlıktan pişmanlık duymadığını da defalarca dile getirdi. Bu başlığıyla kadın haklarını adeta ayaklar altına alan Özkök, 28 Şubat sergisi sunum yazısında “bayan” ya da “hanım” yerine “genç kadınlar” ifadesi kullanılmasını ise alkışladığını anlattı.

ÖVGÜSÜ BİLE HAKARET GİZLİ

Özkök, yazısında serginin anı defterine ise şunları yazdığını belirtti: “İtiraf edeyim, önyargılı gittim. Kaba bir ideolojik yaklaşım beklerken çok başarılı bir bienal iklimi buldum.
İtiraf edeyim, ilkel bir kürasyon anlayışı beklerken çok ince ve başarılı bir küratörlük buldum.
İtiraf edeyim, geçmişe rövanşist bir yaklaşım beklerken tam aksine barışçı ve gelecek için de herkese öğretici bir yaklaşım buldum.”

Yıllar boyunca etrafında yaşanan değişime gözlerini kapatıp sanatı tekeline aldığını sanan zihniyetin bir yansıması olan Özkök’ün bu sözleri aslında başka itirafları da barındırıyordu. Özkök bu ifadelerle büyük bir sinsilikle 28 Şubat’a zulme uğrayan genç kadınları aradan 25 yıl geçmesine rağmen temel sanat ilkeleri doğrultusunda bir çalışma yapmasına inancının hiç olmadığını da itiraf ediyordu.

28 Şubat döneminde insanların hayat tarzını, kılık kıyafetini hiçe saymayı marifet sayan Özkök, KADEM Başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu’nun sunum yazısındaki “O dönemde kadınların bazıları, ‘hayat tarzlarından’ dolayı özenle kamusal alanın dışında tutulmaya başlandı” sözlerine ise balıklama atladı. Yine 28 Şubat’ı es geçen Özkök “Hayat tarzı dediğimiz şey hepimiz için aynı. Yani aslında her dönemde hepimiz bazıları haline gelebiliyoruz” diyerek sözüm ona kendisinin de 28 Şubat mağdurları gibi ötekileştirildiğini ima etmeye çalıştı.

SİLİVRİ’YE BENZETTİ!

Özkök son bombasını ise sona sakladı. “28 Şubat’tan bu sanat olayı çıkarsa… Yarın Silivri döneminden neler çıkar…” diyerek skandal bir ifade kullanan Özkök hem bir kez daha üstü kapalı olarak 28 Şubat’ta yaşananları hafife aldı hem de hiçbir suçu yokken işkence gören, hapse atılan insanları, kalleşlik ve hainlik sonucu hapse girenlerle bir tutma yanlışına düştü.

KAYNAK: HABER7
Yedi Gündem

Abone Ol

Giriş Yap

Gerçekçi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!