Türkiye’de son 10 yılda 279 bin 357 deprem oldu! İşte en çok deprem olan iller…

Türkiye'de son 10 yılda 279 bin 357 deprem oldu! İşte en çok deprem olan iller...
Türkiye'de son 10 yılda 279 bin 357 deprem oldu! İşte en çok deprem olan iller...

17 Ağustos 1999’da meydana gelen 7,4 büyüklüğündeki depremin yıl dönümünde Türkiye’deki deprem gerçeği tekrar gündeme geldi. AFAD, Marmara depreminin yıl dönümünde sosyal medya üzerinde yayınladığı İnteraktif Koroplet Harita ile son 10 yıl içerisinde Türkiye’de kaç depremin yaşandığını ve illere göre deprem sayılarının dağılımını açıkladı.

10 YILDA 279 BİN 357 DEPREM

AFAD’ın yayınladığı İnteraktif Koroplet Haritası’nda son 10 yılda 1,5 ile 6,5 şiddetleri arasında toplam 279 bin 357 depremin yaşandığı açıklandı. Harita üzerinde ayrıca hangi illerde son 10 yıl içerisinde kaç depremin yaşandığına da yer verildi.

Yayınlanan haritada depremin en çok yaşandığı iller sıralamasında ilk beşte Van, Muğla, Manisa, Kütahya ve Malatya olduğu gözlendi.

Son 10 yılda Van’da 19 bin 209, Muğla’da 18 bin 183, Manisa’da 18 bin 88, Malatya’da ise 10 bin 51 depremin yaşandığı, büyük şehirler İstanbul’da 524, Ankara’da 5 bin 465 ve İzmir’de ise 5 bin 375 depremin yaşandığı açıklandı.

Haritada ayrıca, son 10 yılda 56 ilde 0-2 bin arasında, 11 ilde 2-6 bin arasında ve 7 ilde ise 4-9 arasında depremin yaşandığı gözlendi.

“FAY YASASI’NIN ÇIKMASI GEREKİYOR”

AFAD’ın yayınladığı 10 yıllık deprem haritasıyla ilgili SÖZCÜ’ye açıklamada bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof.Dr. Hasan Sözbilir, Türkiye’de acilen fay yasasının çıkması gerektiğinin altını çizdi.

Prof.Dr. Sözbilir, kendisinin yaşanan her depremden sonra bir araştırma yaptığını ifade ederek, araştırmalarıyla ilgili sonuçlarını şöyle paylaştı;

* 17 Ağustos 1999 Marmara depreminden sonra hemen o bölgeye giderek 11 günlük bir çalışma yaptık. Bu tür çalışmaları her depremden sonra o bölgelere gidip yaptık. Neden bu binalar yıkıldı, neden insanlar zarar gördü sorularına yanıt aradık.

* Önemli olan bu sorularla ilgili bilgileri elde etmektir. Van, Elazığ, İzmir depremlerinde bu tür araştırmalar içinde olduk. Araştırmalarımız sonrasında şunu görüyoruz; bir ilde depremin sismik kaynağı olan fay var ise ve bu faylar yerleşim yerlerinden geçiyorsa, o ilin deprem riski yüksek oluyor.

* Marmara, Elazığ depremlerinde şunu gördük. Deprem sırasında kırılan fayın üzerindeki binalar yıkılıyor. Yani fayın üzerinde bir yapılaşma varsa zarar görüyor. Buda bize şunu görmemizi gerektiriyor. Yakın gelecekte deprem üretecek fayla üzerindeki yapı stokunun incelenmesi lazım ve yapı stokuna kısıtlama getirilmesi lazım.

* Yani bir fay yasasının çıkarılması gerekir. Artık fayın geçtiği bölgeler üzerindeki yerleşim yerlerinin zarar göreceğini bilmemiz gerekiyor. Bu anlamda 2021 yılının başlarında bir çalışma yaptık ve geçtiğimiz Nisan ayında bu çalışmamızı İçişleri Bakanlığı’na sunduk.

* Hangi fayın neye göre yapılaşmaya kapatılacağı, hangi binalara kısıtlama getirileceği gibi konularla 45 sayfalık bir rapor sunduk. Şimdi bunları devlet değerlendirip bir Afet Kanunu hazırlanması gerekiyor. Bu yönde bir çalışma yapılması lazım.

“SIVILAŞMA TEHLİKESİ OLAN ZEMİNLERİ İYİLEŞTİRMEMİZ GEREKİR”

Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof.Dr. Hasan Sözbilir, deprem sonrası yaptığı araştırmalardan elde ettiği en önemli sonuçlardan ikisinin ise, zemininde sıvılaşma tehlikesi olan bölgelere yapılaşmaların olduğunu ve fay üstüne yapılan binaların deprem yönetmeliğine uygun olmadığını dile getirdi.

Prof. Dr. Sözbilir açıklamasına şöyle devam etti;

* Marmara depreminde ayrıca, zeminin zayıf olmasından dolayı büyük sıkıntıların yaşandığını gördük. Sıvılaşma dediğimiz olay gerçekleşmiş birçok yerde. Bu sıvılaşma olabilecek zemini üzerindeki binalar zarar görmüş.

* Bu konuda bize şunu gösteriyor; fayın dışında eğer zemin anlamında sıvılaşma tehlikesi içeren zeminler varsa bunları üzerine doğrudan yapılaşma yapmayacağız. Önce o sıvılaşma tehlikesi olan zeminleri iyileştireceğiz. Bir şekilde bunları tespit edip çalışma yapmamız lazım.

* Zemini iyileştirdikten sonra binayı üzerine yapacağız. En önemli konulardan bir tanesi ise binanın kendisi. Marmara depremi başka olmak üzer ondan sonraki depremlerde gördük ki binalarımız deprem yönetmeliğine göre uygun yapılmıyor. Ya malzemesinden çalınıyor, ya yapılırken statik projesi değiştiriliyor.

* Denetimle ilgili problemler ortaya çıkıyor. Deprem yönetmeliğine uygun yapılmayan ve malzemesinden çalınan binalar maalesef yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Fay üstlerine yapılaşma, sıvı zemin, yönetmeliğe aykırı binalar yıllardır Türkiye’de acıların yaşanmasına ve zarara uğramasına sebep oluyor.

“EN BÜYÜK SIKINTI: AYNI İŞİN DEFALARCA YAPILMASI”

Prof.Dr. Sözbilir, 1999 Marmara depreminden sonra depremle ilgili Türkiye’de bir takım çalışmaların başladığını, ancak en önemli sıkıntının farklı kurumların aynı çalışmaları tekrar tekrar yapması olduğunu ifade etti.

Deprem ile ilgili yapılan çalışmaların halen daha uygulama noktasına geçirilemediğinin altını çizen Prof.Dr. Sözbilir şöyle konuştu;

* Türkiye’nin en büyük problemi aynı işi farklı kurumların farklı zamanlarda tekrar tekrar yapması. İçişleri Bakanlığı bir çalışma yapıyor, arkasından aynı işi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tekrar yapıyor, belediyeler aynı işi bir daha yapıyor.

* Yani Türkiye’de işin sürdürülebilirliği yok. En büyük sıkıntı. Türkiye’nin diri fay hatları haritalandırılmış durumda. 485 tane fay MTA tarafından haritalandırılmış. Ancak ‘Ben de haritalandıracağım’ deyip aynı işi tekrar yapmaya çalışıyoruz.

* Artık bunun bir ötesine geçmek gerekir.  Bir ötesi eğer o yerleşim üzerinden fay geçiyorsa, bunun üzerinde kaç tane bina vardır, bunu kaçı sağlam kaçı çürük? Bunları tespit etmek lazım. Yerimizde sayıp duruyoruz.”

“TÜRKİYE’DE GERÇEK ANLAMDA TEK DEPREM MASTER PLANI İSTANBUL’DA”

Açıklamasında Türkiye’de her ilde ve özellikle diri fay hatlarının olduğu illerde deprem master planının yapılması gerektiğine dikkat çeken Prof.Dr. Sözbilir, sözlerine şöyle devam etti;

* Her ilin mutlaka bir deprem master planı olmak zorunda. Bugün Türkiye’de gerçek anlamda sadece İstanbul’un deprem master planı var. Master planı demek, o ilin en diri fay hattına göre bir deprem senaryosu yapmak anlamına gelir.

* Yani ilin depreme karşı en kötü senaryosunu ortaya koymaktır. İşte bu senaryoya göre şehrinizin planlamasını, yapılaşmasını yapıyorsunuz. Ama maalesef halen daha bu aşamaya gelemedik.

* Mantığımızı ve bakış açımızı değiştirmediğimiz sürece bir yerlere gelmemiz mümkün değil. Mesela, Türkiye’de 2000 yılından beri yerleşim uygunluk haritaları yapılır. Bu her işin başında yapılır.

* Bir yeri yapılaşmaya açmadan önce bu çalışmayı yapmak zorundasınız. Bu yasada olan bir şey. Karadeniz’de selin yaşandığı Bozkurt ilçesinde böyle bir çalışma olsaydı, dere yatağının yerleşime açılması mümkün olmazdı. Demek ki şu görüyoruz, Türkiye’de yasalarda geçerli olmuyor.

“EGE’DE 6-7 ŞİDDETİNDE DEPREM YAŞANABİLİR”

Prof.Dr. Sözbilir, “Marmara Bölgesi’nde ve özellikle İstanbul’da bir deprem bekleniyor mu?” sorusuna şu şekilde cevap verdi;

* Orada çalışma yapan bilim insanları, Marmara Bölgesi’ndeki fayın kırılma zamanını geldiğini ifade ediyorlar. Bu olasılıklı bir değer. Ama doğa bizim dediğimizi yapmak zorunda değil. Doğa isterse o fayı kırmaya bilir. Küçük deprem üretebilir. Bununda gerçekleşme olasılığı var.

* Yani biz ne kadar bir fayın deprem üretme potansiyeli var diyorsak, deprem üretmeme potansiyeli de var. Bunlar değişkenlik gösteren şeyler.”

Ege Bölgesi’nde ise Tuzla ve Seferihisar gibi fay hatlarının yaklaşık 3 bin yıldır deprem ürütmeyen faylar olduğuna dikkat çeken Prof.Dr. Sözbilir şu ifadelere yer verdi;

* Ege Bölgesi’nde Tuzla ve Seferihisar gibi faylar uzun süredir deprem üretmeyen faylar. 2 bin ile 3 bin yıldır deprem üretmiyorlar. Dolayıysa bunların depremin üretme zamanı yaklaştı. 6 veya 7 büyüklüğünde bir deprem yaşanabilir.

* Manisa’da da benzer durumlar var. Manisa’da deprem üretme potansiyeli olan 32 fay var. Balıkesir’de ise deprem üretmesi beklenen 22 fay var.

* Yani her ilin bir deprem üretme riski var. Bu nedenle deprem riskine karşı acilen önlemlerimizi almamız ve ona göre sürdürülebilir olan bir çalışma yapmamız lazım. Her türlü enerjimizi ve paramızı bu yönde harcamamız gerekiyor.”

Giriş Yap

Gerçekçi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!