Sedefin 5-10 yıl tekrarlamaması başarı demektir

SEDEF TANISI NASIL KONUR?

Dermatolog deri muayenesi ile tanıyı kolayca koyar. Deri muayenesi cildin, saçlı derinin ve tırnakların incelenmesini içerir. Ailede sedef hastalığı öyküsü olması tanı basamaklarına yardımcı olur. Sedef hastalığında deride kırmızı renkli, üzerinde gümüş renkli pullanmalar (kepeklenmeler) olur. Kabarık yaralara şiddetli kaşıntı eşlik eder. En sık formu budur. Fakat başka sedef tipleri de olabilir. Sedef yaraları en sık dizlerde, dirseklerde, genital bölgede, kalça bölgesinde ve saçlı deride görülür. Sedef tanısı düşündüğümüz hastalarda tırnakların muayenesi çok önemli bir yer tutar. Tırnak muayenesinde her hastada olması şart olmayan ancak yine de sıklıkla gördüğümüz minik çukurcuklar (yüksük tırnak), sarı-kahverengi renk değişimi, tırnakta boşalma ve kalınlaşmalar saptanabilir. 

BİYOPSİ GEREKİR Mİ?

Öncelikle muayene sırasında dermoskopi dediğimiz bir aletle muayene sırasında deriyi mikroskobik olarak inceleriz. Dermoskopik muayene girişimsel bir işlem değildir ve ağrısızdır. Eğer şüphede kalırsak özel bir alet yardımıyla yaklaşık 4 mm çapında küçük bir deri biyopsisi alınabilir. Biyopsi alınmadan önce bölge lokal anestezi ile uyuşturulur ve hasta işlem sırasında veya sonrasında herhangi bir ağrı duymaz. 

SEDEF NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?

 Öncelikle sedefin ömür boyu süren, bulaşıcı olmayan bir hastalık olduğu hastaya mutlaka söylenmeli. Tedaviye gelince… Tıpkı terzinin kişiye özel bir kıyafet dikmesi gibi o hastaya özel kişiselleştirilmiş tedavi uygulanır. Bu kararda hastanın cinsiyeti, yaşı, tedaviden beklentisi, yaraların yaygınlığı, hastanın tedaviye uyumu değerlendirilir. Kaşıma gibi sedefi artırıcı travmalardan kaçınmak, deriyi uygun bir nemlendirici ile nemlendirmek tedavi basamağının birinci aşamasını oluşturur. Kremlerden biyolojik ilaçlara kadar uzayan bir tedavi şeması var. Deriye sürülen tedavileri biz ‘yerel tedavi’ olarak adlandırıyoruz. Bu tedavide kortizonlu kremler, D vitamini içeren kremler, kalın kabuklar varsa keratolitik denilen soyucu kremler ve bazen katran içeren kremler kullanıyoruz. Yerel tedaviler etkisiz olduğunda bazı tablet ve iğneler, fototerapi dediğimiz ışık tedavisi veya biyolojik ajanlar devreye girebiliyor. 

FOTOTERAPİ NASIL BİR TEDAVİ?

Tam Türkçe karşılığı ışık tedavisidir. Fototerapide UVA veya UVB gibi güneş ışınları taklit edilerek hastalar tedavi edilir. Fototerapide genellikle UVB ışığı kullanılır, uygulama için solaryuma benzer kabinlerden yararlanılır. Bölgesel uygulamalar için küçük cihazlar tercih edilebilir. Fototerapi tek başına kullanılabildiği gibi şiddetli vakalarda yüksek doz A vitamini gibi bazı ilaçlarla birlikte de verilebilir. Fototerapi hekim kontrolünde uygulanan ve haftada birkaç gün hastaneye gelmeyi gerektiren bir tedavi. Fototerapi sonrasında hastaların derisinde kızarıklık oluşabilir ancak bu durum geçicidir. Fototerapi alan hastalarda derinin uygun nemlendirilmesi, tedavinin etkinliğini artırmada ve yan etkileri azaltmada oldukça önemli bir yer tutar. 

PUVA NEDİR?

 Aslında bir fototerapi metodudur, ışık tedavisidir. Fakat radyoterapide kullanılan ışın tedavisiyle uzaktan yakından ilgisi yok. Bu tedavide ‘psoralen’ denilen bir madde hastaya ağızdan tablet olarak verilir. Böylece deri hücrelerinde UVA ışınlarına duyarlılık artar. Hasta özel bir kabine girer ve yaralarına ışık tedavisi uygulanır. Özellikle krem ve UVB tedavisine yanıt alınamayan, yaraları büyük ve yaygın olan hastalarda iyi bir tercihtir. PUVA tedavisi hastanın cilt tipi ve rengine göre belirlenir, sonra doz tedricen artırılır. Başarı oranı yüksek bir tedavidir ancak çocuklarda, gebelerde ve emziren annelerde kullanılmaz. Tedavi sonrasında kızarma ve kaşıntı görülebilir, derinin nemlendirilmesi bu açıdan önemli. Uzun süreli kullanımda deri renginde koyulaşma, çillenme ve lekelenme görülebilir.

PUVA, DERİ KANSERİ RİSKİNİ ARTIRIR MI? 

Evet, melanom da dahil olmak üzere deri kanserlerinin riski PUVA tedavisi ile artar. Bu noktada hastanın hayatı boyunca aldığı toplam PUVA doz sayısı önemli. Bu risk 200’den fazla seans alan hastalarda daha fazla. Bahsedilen tüm bu deri kanserlerinin güneş ışığına maruziyet ile de artacağı ayrıca unutulmamalı. PUVA tedavisi alan hastalara tedaviye başlamadan önce ben haritalaması yapılır ve yüksek riskli benler not edilir. Daha sonra hastalara belli aralıklarla ben muayenesi ve tüm vücut deri muayenesi uygulanır.

HASTA IŞIK TEDAVİSİNDEN FAYDA GÖRMEZSE HANGİ ADIMA GEÇİLİR?

Hastalar kremlerden veya ışık tedavisinden yarar görmezse sistemik tedavi dediğimiz tablet veya iğne tedavisine geçilir. Bu ilaçlarda sedefin oluşmasında rol oynayan bazı maddelerin etkisizleştirilmesi hedeflenir. Klasik olarak metotreksat, siklosporin veya asitretin dediğimiz ilaçların kullanılması için bazı kriterler var. Hastanın yaşına, cinsiyetine, gebelik durumuna veya planına, yüksek kolesterol varlığına, eklem ağrısı, sedef romatizması olup olmaması gibi durumlara göre bu ilaçlara karar verilir. Bu ilaçlar etkisiz olduğunda, yan etki gösterdiğinde veya kullanılmasının uygunsuz olduğu durumlarda biyolojik ajan dediğimiz üst tedavilere geçilebilir. Bu ajanların tercihinde yine az önce bahsettiğim yaş, cinsiyet gibi durumlar değerlendirilir. Biyolojik ilaçların iki haftada bir, ayda bir veya üç ayda bir kullanılan farklı formları var. Hastanın durumuna ve diğer faktörlere göre hasta ile konuşup ajanlardan birisi seçilebilir. Herhangi bir biyolojik ajana karşı yan etki oluşursa veya direnç gelişirse diğer biyolojik ajanlara geçilebilir. 

SEDEF TEDAVİSİ NE KADAR SÜRÜYOR

 Sedef kronik (uzun süreli) ve tekrarlayıcı bir hastalık. Hastalığa neden olabilecek birçok faktör ortaya koyulup tartışılsa da hâlâ sedefin nedenini tam olarak bilmiyoruz. Dolayısıyla tedavide kökten bir çözüm ya da ilaç yok. Bazı ilaçların kullanımı ya da üst solunum yolu enfeksiyonları sedef ataklarına yol açabilir. Elbette sedef iyileşip bir daha hiç çıkmayabilir de… Ama bu oran çok düşük. Sedef genelde tekrarlar. Bizim için başarı, hastayı tedavi ettikten sonra uzun süre yaraların ortaya çıkmamasıdır. Örneğin 5-10 yıl hastalıktan temizlenmiş olmak ve yara görmemek başarıdır.

Sağlık içerikleri sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Giriş Yap

Gerçekçi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!