8 Mart: Ödü patlayan errkeklik

SELÇUK CANDANSAYAR

[email protected]

2021.03.08 08:06

İnsanın dünyası, dili kadar. Söze dökemediğini kavrayamıyor. Söz, öylesine güçlü ki, kimi zaman bir tek cümlesi ile o insanın “ne” olduğunu, “nasıl” olduğunu anlamak mümkün.

Pervin Buldan’ın Uşak’ın maviliği için yaptığı espriye, sosyal medyada yanıt olarak yazılan bir cümle var. Bu yazıya aktarmayacağım. Uşak MHP milletvekili ve belediye başkanı adayı olan errkeğin cümlesi. Adının da önemi yok. Önemli olan o cümleden taşan anlam.

Cümleyi okuyanların verdikleri tepkilere dikkatlice bakılırsa, paylaşılan duygunun “irkilme” ve “tiksinme” olduğu anlaşılabilir. Her iki duygu da, insan dahil tüm memelilerde olan evrimsel- genetik temel duygulardan. İrkilme bir tehdit olduğunu, tiksinme ise tehdit eden uyarandan uzaklaşmak gerektiğini imler.

Tiksinme koruyucu bir duygu. Çürümüş leş ve bok en şiddetli tiksinti uyaranları. Her ikisi de mikrop yuvası ve hastalık bulaştırabilir. Pervin Buldan’ın esprisine verilen yanıtın insanlarda tiksinti uyandırması çok anlaşılabilir. Üzerine ayrıntılı bir çözümlemeye gerek olmayabilir.

Ama, bir “insan”ın nasıl olup da başkalarında bu denli tiksinti uyandırabilecek bir dili olabileceği merak edilebilir. Anlamak için diline dökülen düşüncesinin yapısını sökmeye çalışabiliriz.

Önce o “zihinde” bu cümlenin oluşmasına neden olan uyarana bakmamız gerekli. Söz sahibinindir, Pervin Buldan da önemli o yüzden. Buldan’a sözü söyleten durum da önemli. Covid 19 salgını için yayımlanan risk haritasında düşük riskli olarak mavileşen iller, son yıllardaki seçimlerde Kürt oylarının da ezici olarak yüksek çıktığı illeri gösteren seçim haritalarıyla benzer. İlgi çekici olarak seçimlerde Kürt oylarının esamesinin okunmadığı, AKP, İyi Parti ve MHP’nin çok güçlü olduğu, az da olsa CHP’nin oy alabildiği Uşak da mavi.

Bu benzerlik çağrışımı sosyal medyada yüzlerce insan tarafından fark edildi ve espri konusu edildi. Salgının aylardır toplumda neden olduğu korku, kaygı, gerginlik haliyle baş etmeye yönelik tatlı bir gülümseme yaratabilecek esprilere Buldan da katıldı. Uşak da MHP’nin son seçimlerde eridiğini ve seçmeninin İyi parti ya da AKP’ye yöneldiğini de aklımızda tutalım. İşte Uşak’ın “kaybeden”i, bu ruh haliyle okumuş olmalı Buldan’ın espirisini.

Şimdi kaybedenin diline yani zihnine dönebiliriz. “Eğil” diye buyuruyor! Eğilirsen demiyor, emir kipi kullanıyor. Ardından, doğrudan tecavüz niyetini ifade ediyor. Ona alma fiilini kullandırtan tabi ki, Buldan’ın “aldık” demesi. Buldan’ın kaybettik- aldık eylem dizgesindeki “aldık” fiilini, cinsel bir çağrışıma çeviren onun zihni. Aldık fiilini, “yutmak”, “içine almak” olarak anlamış.

Okuyanları biraz rahatsız etmek pahasına, cinsel ilişkinin “almak” ve “girmek” fiilleri üzerine düşünelim. Cinsel ilişkide “girme” fiili, eylemde erkeğin üstünlüğüne, “alma” ise kadının üstünlüğüne gönderme yapar. Girmede özne erkek, nesne kadındır; almada ise tersi.

Antik Yunan’dan Roma’ya, Mezopotamya’ dan İslamcı cihada, erkek, “giren” olarak kodlanmış.“Errkek” bulduğu her deliğe girme hakkına sahip olandır. Bu tip errkek için kadın, çocuk, hayvan, kız, oğlan, yaşlı, genç fark etmez. İşgal ederken de girmek fiilini kullanır; işgal ettiği yerlerdeki kadınlara tecavüz ederken de. Giren erkek kadına ver der. Bir kadının onunla birlikte olmasını kadının ona “vermesi” olarak tanımlar.

İşte bu “errkeğin” hayatındaki en temel korkulardan biri “yutulma” korkusudur. Girdiğini zannederken alındığını fark etme! Kadim errkek korkusu; bir kadının onu içine alarak yutmasıdır. Patriyarka dediğimiz erkek egemenliğinin güçlü bir kadın karşısında kapıldığı korkunun özü. Kadının özneleşerek erkeği içine alması ve yutması.

Pervin Buldan’ın özyaşamı ortada, hikayesi belli. Kendini yeniden inşa eden, özgürleştikçe acılarından süzdükleriyle “güçlenen” bir kadın. Sosyal medya hesaplarını kapatsa da diğerinin biyografisine de ulaşmak mümkün. Varoluşunu tanımlayacak hiç bir kişisel özelliği yok. Öğrenciyken “ülkücü harekete” katılmış ve olasılıkla bu sayede bir kaç MHP’li belediyeye danışmanlık yapmış. Hangi niteliğiyle yaptığı, danışman olarak ne katkılar sağladığı belli değil. Sadakatle bağlanmış ve beslenip büyütülmüş. İşte ola ola ancak “errkek” olabilmiş.

Bu “şeyin” Pervin Buldan’ın esprisini cinsel bir çağrışımla yanıtlaması, ama aynı zamanda alınmak, yutulmaktan cinselliği anlaması, içinde yaşadığımız bu dinci errkek faşizminin, kadının güçlenmesinden nasıl dehşete kapıldığını gösteriyor. Kadına yönelik şiddetin kaynağını açık seçik ortaya çıkarıyor! Artık istedikleri gibi “giremiyorlar” ve güçlenen kadınlar onlara boyun eğip “vermiyorlar”.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, dinci errkek egemenliğinin ödünü patlatsın!

Neden BirGün?

Bağımsız bir gazete olarak amacımız, insanlara hakikati ulaştırarak ülkede gerçek bir demokrasi ve özgürlük ortamının yeşermesine katkı sunmak. Bu nedenle abonelikten elde ettiğimiz geliri, daha iyi bir gazeteciliği hayata geçirmek, okurlarımızın daha nitelikli ve güvenilir bir zemin üzerinden bilgiyle buluşmasını sağlamak için kullanıyoruz. Çünkü banka hesabını şişirmek zorunda olduğumuz bir patronumuz yok; iyi ki de yok.

Bundan sonra da yolumuza aynı sorumluluk bilinciyle devam edeceğiz.

Bu yolculukta bize katılmak ve bir gün habersiz kalmamak için
Bugün BirGün’e Abone Ol.

BirGün; seninle güçlü, seninle özgür!

BirGün’e Destek Ol

Giriş Yap

Gerçekçi Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!