Kılıçdaroğlu sabah saatlerinde ilk olarak Mazı Köyü’ndeki Afet Alanları Destekleme Merkezi’nde verilen yangın brifingine katıldı. Kılıçdaroğlu’na İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İzmir büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, milletvekilleri ve genel başkan yardımcıları Ali Öztunç ve Muharrem Erkek ve partililer eşlik etti.
“HEPİMİZİN CİĞERLERİNİ YAKTI”
Brifingin ardından konuşma yapan Kılıçdaroğlu “Bodrum, Muğla, Antalya gerçekten büyük bir bir felaket yaşadı. Maddi ve manevi olarak büyük zarara uğradık. Doğal güzelliklerimiz kül oldu. Yanan ormanlar hepimizin ciğerlerini yaktı, burası bölgenin oksijen deposu, köylülerin geleceği, geçim kaynağıydı. Felaketin boyutları burada daha da yakından görülebiliyor. Burada köylülerimizin ve ormanlarımızın acil ihtiyaçlarını tespit ederek onların gelecek yaşamlarında neler yapabiliriz, onun tespiti için buradayız, orman köylümüzü ve mağdur olan insanlarımızı yalnız bırakmayacağız” diye konuştu.
ÇİÇEKLER VE GÖZYAŞLARI İLE KARŞILANDI
Gökbel Köyü’nde kır çiçekleri ile karşılanan Kılıçdaroğlu’na köyde yaşayan 91 yaşındaki Fama Ana Dündar isimli yaşlı kadının gözyaşları içerisinde “Tek umudumuz sensin Kemal oğlum, bu insanların sende başka kapısı yok, onların dertlerini dinle, sorunlarını çöz” demesi üzerine Kılıçdaroğlu, Dündar’ın elini öperek “Ana sen merak etme O’nun için buradayız zaten, köylülerimizi tek tek dinliyoruz, üzerimize düşen ne görev varsa yapacağız” diye konuştu.
BOZALAN’IN HALI VE KİLİMLERİNİ HEDİYE ETTİLER
Ardından Bozalan Köyü’ne geçen Kılıçdaroğlu’nu köylüler burada Bozalan’ın yöresel kilim dokumalarını hediye ederek karşıladı. Ardından Türkevleri Köyü’ne geçen Kılıçdaroğlu’nu burada yaklaşık 500 kişi coşku ve alkışlarla karşıladı, çocuklar çiçek vererek Kılıçdaroğlu’na aileleri ile birlikte teşekkür etti. Türkevleri Köyü’nde zeytinleri yanan köylülerle konuşan Kılıçdaroğlu’nun eline sarılan köylü kadınlar “Başkanım bırakmayın bizi, bizi sizden başka kimse düşünmez, bugüne kadar düşünmedi de, acılarımızla baş başa kaldık, bizi bırakmayın!” diye yalvardı.